Karoline Leavitt’in dudaklarından dökülen tek bir cümle, tüm uluslararası spor dünyasında deprem etkisi yarattı: “O, haritada adı bile olmayan bir ülkeden gelen bir tenisçi ve benim saygımı hak etmiyor.” Bu söz, yayınlandığı andan itibaren hem tepki hem de merak uyandırdı. Hiç kimse Leavitt’in neden aniden bu kadar sert bir çıkış yaptığını anlamadı. Ancak perde arkası çok daha karmaşıktı.
Çok geçmeden medyaya düşen yeni bir bilgi, fırtınanın sebebini daha da büyüttü: Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaptığı beklenmedik bir açıklamada Alperen Şengün’ü kamuoyu önünde övmüştü. Erdoğan’ın Şengün için “Türk basketbolunun gururu, spor kültürümüzün yaşayan sembolü” ifadelerini kullanması uluslararası basında geniş yankı uyandırdı. Normalde siyasi liderlerin bireysel sporculara bu kadar açık ve dramatik şekilde destek vermesi pek alışılmadık bir durumdu.

Bu açıklamanın hemen ardından Karoline Leavitt’in tepkisi sertleşti. Yorumcular, Leavitt’in Erdoğan’ın sözlerinden rahatsız olduğunu, hatta bu destek açıklamasının Şengün’ün yıldızını daha da parlatmasından dolayı kıskançlık etkisi yarattığını iddia etti. Bazı analistler ise olayın arkasında daha derin siyasi mesajlar olabileceğini öne sürdü. Ne olursa olsun, ortalık çoktan karışmıştı.
Yayın günü geldiğinde, milyonlarca kişi canlı yayını izlemek için ekran başına geçti. Stüdyodaki atmosfer gergindi. Karoline Leavitt, kameralar döndüğü anda saldırıya geçti; ses tonunda öfke, yüzünde ise küçümseyici bir ifade vardı. Şengün’ü hedef alarak söyledikleri dünya basınında manşetlere çıktı.
“O, şişirilmiş bir figür. Yetenek abartısı. Sadece kendi ülkesinin değil, uluslararası sporun da üzerinde bir gölge,” diye bağırdı. Konuşması o kadar agresifti ki, birçok izleyici sosyal medyada “kontrolünü kaybetti”, “kariyer intiharı” yorumları yaptı.

Fakat asıl kırılma anı, Leavitt’in Şengün’ün kökenine ve temsil ettiği değerlerine yönelik kişisel saldırılar yapmaya başlamasıyla yaşandı. İçerideki yayın ekibi bile ne yapacağını bilemez hale geldi. Herkes, Şengün’ün bu durum karşısında sessiz kalacağını düşünüyordu. Sonuçta Alperen genellikle sakin, olgun ve ölçülü tavrıyla bilinen bir sporcuydu.
Ama kimse, olacakları tahmin edemedi.
Programın başlamasından sadece birkaç dakika sonra bağlantı kurulan Alperen Şengün, ekran karşısında belirince stüdyo bir anda sessizliğe gömüldü. Yüzünde olağan sakinlik vardı; fakat gözlerinde alışılanın aksine keskin bir kararlılık okunuyordu.
Sunucu sözü ona bırakır bırakmaz Alperen nefes bile almadan o tarihi 12 kelimeyi söyledi:
“Benim değerimi siz belirlemezsiniz. Ben, halkım için çalışırım.”

Stüdyo dondu. Sunucu şaşkınlıktan kelime bulamadı. Karoline Leavitt’in yüzündeki kendinden emin ifade saniyeler içinde dağıldı. Kameralar onun gözyaşlarını yakaladı; kontrolünü tamamen kaybetmişti. Bu an, sosyal medyada dakikalar içinde viral oldu. “12 kelimelik tokat”, “Şengün dersi”, “Tarihi an” gibi hashtagler milyonlarca paylaşıma ulaştı.
Şengün’ün sözleri yalnızca bir cevap değil, uluslararası bir mesajdı. Spor dünyasında değer, köken ya da siyasi tartışmalarla değil; emek, karakter ve başarıyla ölçülmeliydi. Erdoğan’ın övgülerinin ardından gelen bu duruş, Türk halkının gururunu daha da pekiştirdi.
Leavitt’in ise kariyeri açısından büyük bir kriz başladı. Yapımcılar açıklama yapmak zorunda kaldı; sponsorlar geri adım attı. Bazı haber portalları onun televizyon ekranlarından bir süre uzaklaştırılacağını iddia etti. Psikologlar bile canlı yayındaki çöküş anını analiz etmek için programlara davet edildi.

Sokaklarda ise farklı bir manzara vardı. Türkiye’de binlerce genç, Şengün’ün sözlerini pankartlara yazarak destek gösterileri düzenledi. ABD ve Avrupa’da birçok spor yorumcusu, Şengün’ün olgun tavrını övgüyle anlattı. Bazı tenis yıldızları bile sosyal medya hesaplarından destek mesajları paylaştı.
Karoline Leavitt’in tartışmalı çıkışı belki bir kıvılcımdı; fakat Alperen Şengün’ün on iki kelimelik yanıtı, hem spor dünyasında hem de global medyada büyük bir yangına dönüşmüş, gücün ve saygının aslında kimde olduğunu herkese göstermişti.