“DAHA GÜÇLÜ DÖNECEĞİZ” Arda Güler, İspanya’ya 0-6 yenildikleri maçın ardından taraftarlara herkesi ağlatan bir söz gönderdi!

Türk futbolunun derin bir üzüntüyle hatırlayacağı bir gecede, Türkiye, 7 Eylül 2025’te Konya’da oynanan Dünya Kupası eleme maçında İspanya’ya 6-0’lık ezici bir yenilgi aldı. Ülke, Mikel Merino’nun üç golü, Pedri’nin iki golü ve Ferran Torres’in golüyle İspanyol ekibinin maçı tek taraflı bir ustalık dersine dönüştürmesini çaresizce izledi.
O akşamın enkazı arasında, genç Real Madrid orta saha oyuncusu Arda Güler’in somutlaşan bir kararlılık parıltısı vardı. Yenilgiye rağmen, performansıyla umut vadeden birkaç Türk oyuncudan biri olarak öne çıktı. 81 top kaptı, %87,7 isabet oranıyla 57 pas tamamladı, kilit bir pas attı, dört şut çekti, bir dripling yaptı, iki top kaptı ve beş orta açtı; ancak bunların çoğu İspanyol defans oyuncuları tarafından engellendi.

Maçtan sonra soyunma odasında Güler’in gözleri duygu doluydu; gözle görülür bir şekilde yıkılmıştı. Ama bu üzüntüden bir yemin doğdu. “Geri döneceğiz,” diye ısrar etti, “ve daha güçlü döneceğiz.” Doğrudan bir alıntı olmasa da, bu duygu soyunma odasının sessizliğinde yankılandı; sadece takım arkadaşlarına değil, inanmazlıkla izleyen her Türk taraftara bir sözdü.
Güler’in takım arkadaşlarına, skorun ciddiyetinin sesine kazınmış bir şekilde, “Bu yenilgi acı verici. Derinden yaralıyor,” dediği bildirildi. “Bunun bizi tanımlamasına izin vermemeliyiz. Bunun yerine, bizi ateşlemesine izin vermeliyiz.” Bu, paylaşılan bir acının coşkulu bir haykırışa dönüştüğü bir an, kalp kırıklığından doğan bir sözdü.
Taraftarlara, sözlerden çok eylemleri ve duygularıyla hitap etti. “Bunun sizin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum,” diye devam etti. “Gözyaşlarınızı, hayal kırıklığınızı hissediyorum. Ama size şunu söz veriyorum: öğreneceğiz, büyüyeceğiz ve bir dahaki sefere… hazır olacağız.” Ses tonundaki samimiyet yüreklere dokundu; O anda, dinleyen herkes onun azminin ham yoğunluğunu hissetti.

Stadyumun dışında taraftarlar toplandı; kimisi şaşkın bir sessizlik içinde, kimisi gözyaşları içindeydi. Birçoğu Güler gibi gençti ve onun sessiz vaadi ağır basıyordu. Yerel bir taraftarın attığı bir tweet, havayı özetliyordu: “Bu gece kaybetmiş olabiliriz, ancak Arda’nın sözleri herhangi bir golden daha derine işledi. Yükseleceğiz.” Toplu bir hayal kırıklığı gecesiydi, ancak umut tohumları tek bir ses tarafından ekildi.
Önümüzdeki döneme bakıldığında, kurtuluşa giden yol yoğunlaştırılmış antrenmanlardan, taktiksel yeniden ayarlamalardan ve zihinsel dayanıklılıktan geçiyor. Güler’in yeni keşfettiği azmin liderliğindeki Türkiye kadrosu, çizim tahtasına geri dönecek. Güler’in Real Madrid’e sakatlanmadan ve zihinsel olarak güçlü bir şekilde dönmesi, ona daha fazla cesaret veriyor; milli takımının beklentilerinin sorumluluğunu taşıyarak önümüzdeki maçlarda Los Blancos ile hazırlanacak.
Bu, acı dolu bir yenilginin, aynı zamanda zorluklarla dolu bir yeminin hikayesi. Umutsuzluk ve meydan okumanın kesiştiği noktada duran Arda Güler, meydan okumayı seçti. Türk futbolu bu sayfayı çevirirken, sözleri hâlâ aynı: “Geri döneceğiz – hem de her zamankinden daha güçlü.” Bu, yarın için bir yemin, duyan herkesin içinde bir umut dalgası hissetmeden edemeyeceği bir vaat.