Türkiye spor gündemi bugün alışılmışın ötesinde çalkantılı bir sabaha uyandı. Houston Rockets’ın yıldızı Alperen Şengün, kişisel sosyal medya hesabından yayınladığı sert bir açıklamayla Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a dava açacağını duyurdu. Şengün’ün, “Mikrofonun arkasına saklanan korkak, mahkemede döverim…
Elimde öyle belgeler var ki sadece Erbaş değil, TRT Spor Stüdyoları bile iflas tehlikesiyle yüzleşebilir” sözleri ülke genelinde bomba etkisi yarattı. Söz konusu iddialar ne kadar gerçek, ne kadarı abartı bilinmese de spor medyası ve sosyal platformlar kısa sürede alev alev tartışmalara sahne oldu.
Alperen Şengün’ün bu çıkışı, birkaç gün önce Ali Erbaş’ın bir TRT Spor programında genç sporculara yönelik yaptığı ve “talihsiz” olarak yorumlanan bazı dini ve sosyal içerikli ifadelerle ilişkilendiriliyor. Yayın sırasında Erbaş’ın sporun modern dünyadaki rolünü sorgulayan cümleleri, bazı çevrelerce “dolaylı yoldan Şengün’ü hedef almak” olarak değerlendirilmişti.
Şengün, o programın hemen ardından “Gerekirse tek tek konuşuruz. Spor üzerinden insanları yönlendirmek kimsenin haddi değil” şeklinde bir paylaşım yapmıştı, fakat kimse olayların bu noktaya geleceğini tahmin etmiyordu.

Şengün’ün avukatları tarafından yapılan ilk açıklamada, dava dosyasının “kişilik haklarına saldırı, kamuoyu manipülasyonu ve mesleki itibara zarar verme” gerekçeleriyle hazırlandığı bildirildi. İddialara göre Erbaş’ın yayındaki sözleri sadece takım arkadaşları arasında değil, NBA’deki bazı yöneticiler arasında bile soru işaretleri yaratmış ve Şengün’ün marka değerine olumsuz etki etmişti.
Hukuk ekibi, maddi ve manevi tazminat talebinin toplamda yaklaşık 8 milyon dolar seviyesine ulaşabileceğini belirtiyor. Bu rakam Türkiye’de bir spor figürü ile bir devlet yetkilisi arasında talep edilen en yüksek tazminatlardan biri olabilir.
Ancak asıl tartışma yaratan nokta Şengün’ün “TRT Spor Stüdyolarını iflasa sürükleyebilecek belgeler” ifadesi. Henüz içeriği açıklanmayan bu belgelerin finansal usulsüzlüklerden, program yapım süreçlerindeki şeffaflık eksikliklerine kadar birçok ihtimali kapsayabileceği yorumları yapılıyor.
TRT cephesinden ise şu ana kadar resmi bir açıklama gelmiş değil, ancak kurum içinden sızan bilgilere göre yöneticiler olayın büyümesinden ciddi şekilde endişeli.
Bu endişenin boyutu, Şengün’ün paylaşımından sadece üç dakika sonra TRT Spor Stüdyoları müdürünün bizzat Şengün’ün hukuk ekibini aramasıyla ortaya çıktı. Görüşmeye dair iddialar da en az olay kadar sansasyonel. Müdürün telefon görüşmesinde, “Lütfen bu davayı medya önünde büyütmeyin. Ali Erbaş’ın derhal özür dilemesi için gerekli adımları başlatıyoruz” dediği öne sürülüyor.
Görüşmenin bir kısmının kayıt altına alındığı ve ilerleyen günlerde Şengün cephesi tarafından kamuoyuyla paylaşılabileceği iddiaları sosyal medyada hızla yayıldı.

Erbaş’a yakın kaynaklar ise olayın tamamen büyütüldüğünü savunarak Şengün’ün paylaşımlarının “duygusal bir tepki” olduğunu düşünüyor. Bazı yorumcular, Erbaş’ın açıklamalarının yanlış anlaşıldığını ve sözlerinin hiçbir bireyi hedef almadığını belirtiyor.
Ancak kamuoyunun büyük bir kesimi, Türkiye’nin en popüler genç sporcularından biri olan Alperen Şengün’ün bu kadar sert çıkış yapmasının arkasında mutlaka daha derin nedenler olduğu görüşünde.
Siyaset ve hukuk uzmanları ise konunun yalnızca bir tartışma değil, medya, spor ve devlet kurumları arasındaki hassas dengeleri etkileyebilecek bir ihtilaf olduğunu ifade ediyor.
Eğer Şengün’ün tazminat talebi ciddiyetle ele alınırsa ve belgeler gerçekten kamuoyuna sunulursa, bu süreç TRT’nin yayın politikalarını ve bazı devlet görevlilerinin medya üzerindeki rolünü yeniden tartışmaya açabilir. Öte yandan bazı uzmanlar bunun Şengün’ün kariyeri açısından da büyük bir risk olduğuna dikkat çekiyor.
NBA’deki yöneticilerin politik içerikli tartışmalara dahil olan oyunculara karşı mesafeli olduğu biliniyor. Ancak genç yıldızın şu ana kadarki duruşu, “gerekirse bedel ödese bile susmayacağı” yönünde.
Spor severler ise ikiye bölünmüş durumda. Bir kesim Şengün’ün cesaretini ve tavrını desteklerken, diğer kesim olayların gereksiz bir şekilde büyütüldüğünü ve iki tarafın karşı karşıya gelmesinin ülke spor imajına zarar vereceğini düşünüyor.
Ancak herkesin hemfikir olduğu tek bir konu var: Türkiye spor gündemi uzun zamandır bu kadar dramatik ve aynı zamanda belirsizliklerle dolu bir gün yaşamamıştı.

Olayların nasıl sonuçlanacağı, Ali Erbaş’ın gerçekten özür dileyip dilemeyeceği, TRT Spor’un nasıl bir adım atacağı ve Şengün’ün elindeki belgelerin ne içerdiği önümüzdeki günlerde netleşecek. Şu anda bildiğimiz tek şey, bu hikâyenin daha yeni başladığı ve Türkiye’nin bir süre bu sansasyonun gölgesinde kalacağıdır.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken Alperen Şengün’ün sessizliğini koruması, ancak avukatları üzerinden yaptığı dolaylı açıklamalar gerginliği daha da artırıyor. Şengün’ün yakın çevresinden alınan bilgilere göre genç yıldız uzun süredir bazı kamu figürlerinin spor üzerinden gençleri yönlendirme çabasından rahatsızlık duyuyordu. Bu olay sadece bir kıvılcım oldu.
Şengün’ün ailesi de iddialara göre bu süreçte oğullarının yanında duruyor ve “Alperen doğru bildiğini yapıyor, kimseye haksızlık etmiyor” diyerek dava kararını destekliyor. Özellikle babasının, Erbaş’ın yayındaki bazı ifadelerini izledikten sonra “Bu sözleri kabul edemeyiz” diyerek Şengün’ü harekete geçmeye teşvik ettiği öne sürülüyor.

TRT cephesi ise durumu kontrol altına almak için çeşitli stratejiler üzerinde çalışıyor. Kurum içinden gazetecilere sızan bazı bilgilerde, üst düzey yöneticilerin bu olayın siyasi bir krize dönüşmesinden çekindiği ve Erbaş’ın özür dilemesinin “en hızlı çözüm” olabileceği yönünde görüş birliğine vardıkları belirtiliyor. Ancak Erbaş’ın bu adımı atıp atmayacağı hâlâ belirsiz.
Yakın çevresi, onun geleneksel bir çizgiye sahip olduğunu ve geri adım atmayı zayıflık olarak gördüğünü dile getiriyor. Bu da gerilimin daha da tırmanabileceği yorumlarını güçlendiriyor.
Bu arada Amerikan basını da olaya kayıtsız kalmadı. Özellikle Houston’da yayın yapan bazı spor kanalları, Şengün’ün sosyal medya çıkışını manşetten vererek “Türk yıldız ülkesinde büyük bir tartışmanın merkezinde” ifadelerini kullandı.
Bir NBA yorumcusu canlı yayında “Şengün’ün kararlılığı etkileyici ama siyasi alanla bu kadar yakın temasta olmak genç kariyeri açısından riskli olabilir” değerlendirmesini yaptı. Buna rağmen taraftarların önemli kısmı Şengün’e destek mesajları yollamaya devam ediyor ve sosyal medyada #WeStandWithSengun etiketi kısa sürede trend listesine girdi.